Sosyalist Emekçiler Partisi olarak 14-15 Ağustos tarihlerinde farklı şehirlerden yoldaşların bir araya gelmesiyle geleneğin 8. konferasını gerçekleştirdik. Kaybettiğimiz devrimciler ve emekçilerin anmasıyla başlayan konferans, Enternasyonal marşının bütün yoldaşlarca hep bir ağızdan coşkuyla söylenmesiyle devam etti.
2 gün süren konferansta çeşitli oturumlarda verimli ve kritik tartışmalar gerçekleştirdi. Genel Başkanımız Güneş Gümüş, ilk oturumda Türkiye ve Dünya analizi ile partimizin gelecek döneme dair perspektifini ortaya koydu. Kapitalizmin ekonomik krizinin pandemi ile derinleşmesiyle dünya kapitalizminin yarattığı bunalımın boyutları ele alınırken; neoliberal modelin artık sonuna gelindiği fakat bu krizi kolay kolay aşamayacak olan sistemin önümüzdeki 10 yıllık süreçte emekçi ve ezilenlerin isyanlarına gebe olduğu ortaya kondu.
Türkiye’de AKP rejiminin çürümüşlüğünün vardığı noktada muhalefetin ‘burjuva normalleşme’ hayallerinin sosyalistlerin hedefi olamayacağı; bu projeye eklemlenmenin emekçiler, gençlik, kadınlar ve ezilenler için yaratacağı yanılsama ve tehlikelere vurgu yapıldı. Bu noktada partimiz SEP ‘burjuva normalleşmeye hayır’ sloganı etrafında bağımsız devrimci sınıf siyaseti ile önceki dönemde olduğu gibi önümüzdeki dönemde de sosyalist inşa için çalışmayı sürdürecek ve hızlandıracak.
İlk günün 2. oturumunda Örgütsel Perspektiflerimiz üzerine konuşuldu. Türkiye’de devrimci Marksist, Bolşevik geleneği inşa etme noktasında partimizin geldiği noktanın değerlendirmesi, yeni çalışma alanları ve önümüzdeki sürece dair değerlendirmeler yoldaşların da katkılarıyla yapıldı.
3. ve 4. oturumlarda Türkiye İşçi Sınıfı ve partimizin sınıf çalışmaları ile Kadın ve Lgbti mücadelesi perspektiflerimiz konuşuldu. Sınıftan kaçış ve postmodern kimlik siyasetinin panzehiri olarak ezilen kimliklerin devrimci sınıf mücadelesine kazanılması ve partimizin çalışmaları ortaya kondu.
İlk günün son oturumunda gençlik mücadelesi ve partimizin üniversiteli ve liseli örgütlerinin (MFT ve DSL) gençlik içerisinde 68’deki gibi yeniden yükselecek devrimci gençlik mücadelesinin yürütücüsü olma potansiyelleri ve müdahaleleri üzerine tartışıldı.
İkinci gün dünya analizi ve uluslararası örgütümüz ISL’nin güncel örgütsel durumu üzerine yapılan tartışma ile başladı. Konferans boyunca, Latin Amerika’dan Güney Asya’ya Avustralya’ya kadar uluslararası kardeş örgütlerimizin devrimci selamları ile enternasyonalist bir hava hakimdi. Aynı zamanda aramızda olan Lübnanlı yoldaşlarımızın Sosyalist Orta Doğu perspektifi ile bugün az gelişmiş ülkelerde egemen sınıfların bırakalım insanca yaşama koşulları sağlamayı barınma, iş, beslenme gibi temel ihtiyaçları bile karşılayamayacak bir çürüme içinde olduğunu anlatarak tek kurtuluşun sürekli devrim programına sahip devrimci öncülerin yaratılmasında olduğunu vurguladı.
Konferansımızın en çarpıcı anlarından biri de Afganistan’dan yoldaşımız Omid Jurrat Rastakhiz’in gönderdiği mesaj idi. Emperyalist barbarlığın geldiği son noktada Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesiyle korkunç bir krizle karşı karşı kalan Afganistan’dan gönderdiği devrimci mesajı okuduktan sonra biz de Türkiye’den devrimci Marksistler olarak Afganistan emekçilerini ve halkını selamladık. Tüm dünyada olduğu gibi Afganistan’da da barbarlığı ortadan kaldıracak tek alternatif olarak devrimci öncünün yaratılması için çabalarımızı hızlandıracağımızı da ilan etmiş olduk.
Verimli tartışmalar, önemli katkıların olduğu 2 günlük konferansımızdan çıkan sonuç belgeleri yayınlanacaktır.