Bugün Cumhuriyet’in ilanının 100.yılı kutlanıyor. Aslında kutlanan şey, yüzyıl sonra geriye sadece hayaleti kalan Cumhuriyet’ten başkası değil.
Cumhuriyet mefhumu politik anlamda tek başına bir şey ifade etmez. Esasen onun karakterini belirleyen şey içeriğinin hangi sınıfsal ilişkiler etrafında doldurulduğu ve hangi sınıf için var olduğudur. Ulusal kurtuluşun ardından ilan edilen cumhuriyet, burjuva bir cumhuriyetti ve bu sınıf karakterinden ötürü de emekçilere, komünistlere ve başta Kürtler olmak üzere ezilen kesimlere karşıt bir içerikteydi. Yani dünden bugüne Cumhuriyet’in esas kazananı bu coğrafyanın yoksul emekçileri değil, adım adım yetiştirilen büyük sermayedarları oldu. Bugün birçoklarınca ilerici anlamlar atfedilen, karanlığa karşı bir ışık olarak gösterilen Cumhuriyet’ten günümüze miras kalan bir şey varsa o da sadece Koçlar, Sabancılar ve onların bu topraklarda yüz yıla yakın süredir sürdürdüğü sömürü oldu. Dolayısıyla bugün geleneksel büyük sermayenin içli reklam filmleriyle Cumhuriyet’i kutlamasından daha doğal bir şey yok!
Kapitalistler, bugüne kadar burjuva cumhuriyeti koruyup kollayabilmek adına emperyalist ortaklarıyla beraber darbeler ve katliamlar örgütlemekten, emekçiler ayağa kalktığında faşist çeteleri devreye sokup temel demokratik hakları yok etmekten asla çekinmediler. Duygu yüklü videolar bu acı gerçekleri unutturamayacak! 12 Eylül’den Erdoğan rejimine kirli çıkarları için hemen her tür baskı rejimine arka çıkanları sınıf bilinçli emekçiler affetmeyecek!
Erdoğan Rejimini Yaratan Burjuva Cumhuriyetin Ta Kendisidir!
Elbette günümüzde Erdoğan şahsında cisimleşen rejim birinci cumhuriyeti kıymete bindiriyor. Özellikle laik-sosyal demokrat ve ulusalcı kesimler Erdoğan rejimine cumhuriyeti tasfiye ettiği, laikliği ayaklar altına aldığı için öfke duyuyorlar. Bir dolu sözde komünist ve sosyalist de “cumhuriyetin kazanımları”nı korumak adına bu koroya katılıyor.
Fakat çoğu zaman unutulan esas nokta özlemle yad edilen burjuva Cumhuriyet’in AKP karanlığının yaratılmasında esas sorumlu olduğudur. Kazanımlarından bahsedilen Cumhuriyet öyle bir cumhuriyet ki ne toprak reformu yapabilmiş, ne ulusal sorunu çözebilmiş ne de burjuva demokratik bir sistem tesis edebilmiştir. Emekçiler onlarca yıl örgütlenme ve grev gibi en temel haklarından mahrum kalmış, 1976’ya kadar alanlarda 1 Mayıs kutlanması bile yasaklanmıştır. Kürt halkı başta olmak üzere ezilen halklar baskı ve inkar politikalarına maruz bırakılmış; güdük burjuva demokrasisi ve en temel insan hakları sermayenin güvenliği söz konusu olduğunda derhal rafa kaldırılmıştır.
Darbelerle ortadan kaldırılan devrimcilerin, mücadeleci kitle örgütlerinin yerleri AKP’yi yaratan İslamcı tarikat ve cemaatlerle doldurulmuştur. Denizleri idama gönderen “cumhuriyet” bugünkü rejimin temellerini atan Fethullah Gülenlerin, Abdullah Gül ve Erdoğanların önünü açmıştır. Dolayısıyla 17 yaşındaki Erdal Eren’in idama gönderildiği cumhuriyetle, Berkin Elvanların, Ali İsmaillerin, Uğur Kaymazların, Ceylan Önkolların sokak ortasında katledildiği cumhuriyet arasında bir süreklilik vardır. Mustafa Suphi, Sabahattin Ali, Taylan Özgür ve nice devrimcinin katledilmesinden Nazım Hikmet’ten Hikmet Kıvılcımlı’ya devrimcilerin hapislerde süründürülmesinde devamlılık olduğu gibi.
Cumhuriyet için elbette mücadele edeceğiz, ancak bu eskisinden farklı olarak emekçilerin cumhuriyeti olacak! Sömürünün ortadan kaldırıldığı, toplumun küçük bir azınlığının değil herkesin toplumsal zenginliği eşit ve adil bir şekilde bölüştüğü bir emekçi cumhuriyeti! Ezilenlerin baskılanmadığı, kimliklerinin, dillerinin ve kültürlerinin yok sayılmadığı bir cumhuriyet! Kadınların ezilmediği, cinsiyetler arasında eşitliğin hüküm sürdüğü bir cumhuriyet! Gençlerin işsizlik ve geleceksizlik sarmalının içine sürüklenmediği, geleceğe umutla bakabildiği bir cumhuriyet! Çocukların sokaklarında taciz ve tecavüz korkusu yaşamadan özgürce oyun oynayabildiği, eğitim haklarının ellerinden alınmadığı bir cumhuriyet!
Burjuva cumhuriyet ise bize sadece sömürü, kan ve gözyaşı verebilir. Oysaki bizlerin geleceğini garanti altına alabilecek tek şey dünya devrimi için bütün ülkelerin emekçileriyle birleşen, emperyalist kapitalizme savaş açan; sınıfların ve sınırların ortadan kaldırılması için mücadele veren sosyalist bir cumhuriyettir.
Dünya devriminin öncüsü olacak bir işçi emekçi cumhuriyeti için SEP saflarında mücadeleye!