Kürt halkının barış özlemi bizim de özlemimizdir. Ancak sürece dair bazı açık gerçekleri ortaya koymamız gerekir. Dün Süleymaniye’de sembolik silahları yakma eylemiyle PKK, silahlı mücadeleyi bırakma kararını uygulamada ilk aşamaya girdiğini ilan etti. Bugün de Erdoğan konuya dair “tarihi” dedikleri konuşmasını yaptı. Ancak Kürt ulusal hareketinin AKP-MHP koalisyonu ile yürüttüğü müzakerelerle Kürt halkının ulusal ve demokratik beklentilerinin karşılanması arasında alaka kurmak oldukça güçtür.
Nitekim AKP-MHP aşırı sağcı otoriter koalisyonu herhangi bir vaatte bile bulunmamaktadır. Zaten bu gibi tarihsel süreçlerde lafa, söze değil belgeye bakılır ama işin trajik yani iktidar cephesinde vaat edilen herhangi bir adım da yoktur. Çok çok Kürt siyasi tutukluların salıverilmesi beklentisi gündeme gelebiliyor. Diğer taraftan herkes biliyor ki iktidar işine gelmediği durumda salıverdiğinden çok daha fazlasını yeniden zindana koyabilecektir. İşte bu noktada DEM Parti’nin siyasi rehineye dönüşme durumu söz konusu olacaktır. AKP-MHP’nin canını sıkarsanız hapsi boylarsınız mesajı aleni şekilde ilan edilmektedir. Zaten otokratik bir rejim inşa etmiş iktidar giderek tiranlaşırken Kürt meselesinde nasıl bir demokratikleşme söz konusu olabilir. Muhalefet edenin hapsi boyladığı bir ülkede Kürtlerden beklentinin uslu uslu oturdukları yerde durmasından başka ne olabilir! İktidarın istediği DEM Parti’yi muhalefet partisi olmaktan çıkarmaktır. Erdoğan bugünkü konuşmasında “Biz AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik” diyerek daha geniş bir ittifak iması yapmıştır.
İktidar Türkiye’de seçimli demokratik işleyişe aleni şekilde darbe yaparken 19 Mart’tan beri toplumsal direnişin belini kırmaya çalışıyor. Yüzlerce genç, gazeteci, sosyal medya kullanıcısı ve CHP’li belediye görevlileri hapse atıldı. Tam da bu süreçte Erdoğan’ın DEM Parti’ye ihtiyacı var. AKP her zaman bu tarz ittifaklarla yol aldı ve sonra ittifak ortaklarına en keskin saldırılar yapmakta tereddüt etmedi. 23 yıllık deneyim yeterince açıktır. Sürecin nasıl ilerleyeceği, bir nihayete ulaşıp ulaşmayacağı konusu tamamen iktidar keyfine kalmış durumda. AKP iktidarı bugünkü anayasaya ne kadar uyuyor; yeni bir anayasada Kürt halkının eşit yurttaşlığını güvence altına alabilme imkanını buradan hesaplayın. Azerbaycan benzeri bir rejim Türkiye’de inşa edilir; seçilme ihtimali olan bütün cumhurbaşkanı adayları, seçilmiş belediye başkanları cezaevlerini doldururken Kürt halkının barış ve eşit yurttaşlık talebi karşılanmayacaktır. Bugün muhalefet yok edilirken, yani köprü geçene kadar size yalandan el uzatanlar ertesi gün sizden kurtulmak isteyecekler. AKP ile anlaşıp, ittifak kurup başarılı olacağını düşünen çokları oldu (AB, TÜSİAD, liberaller, Fetöcüler, ulusalcılar, sol liberaller, Esad…); bu ittifaklar sonucunda AKP güçlenirken kaybeden onlar ve iktidar dışında kalan herkes oldu.
