AKP/MHP iktidarı, bir daha sandıktan çıkamayacağının farkında olduğundan seçimli demokratik işleyişe darbe yapmayı tercih etti. Muhalefetin en güçlü cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve gözaltındaki yakın çalışma arkadaşları çok büyük ihtimalle tutuklanacaklar ve İBB’ye kayyum atanacak. AKP böylelikle bir yandan da hezimete uğradığı 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin intikamını alıyor. Böylelikle belediyeler eliyle kamu kaynaklarının önemli bir kısmını CHP’nin kullanmasına da son verilecek. İsmail Saymaz gibi gazetecilerin tutuklanması, İstanbul Barosu’na kayyum, Halk Tv gibi tv kanallarının susturulması… Dahası CHP kurultayının iptali ve CHP’ye kayyum… Planlananlardan bazıları bunlar ki hepsi açık açık ülkede bir darbe durumunun olduğunun işaretleridir.

Bu darbeye karşı güçlü kitlesel protestoların örgütlenmesi bugünün acil görevidir. Esasında bağıra bağıra gelen bu darbeye karşı CHP’nin çoktan kitlesel mücadele seçeneğine yönelmesi gerekirdi. AKP’nin İmamoğlu ve İBB’ye yöneldiğinin belli olmasından itibaren örneğin bir milyon kişilik miting çağrısı yapılabilirdi. Bu kritik aylar boş geçirildi. Açık açık “turbun büyüğü heybede” dendiği halde gerekli kararlılık ve irade sergilenemedi. Unutulmamalıdır ki muktedirler sizin böyle bir iradenizin olmadığını gördüğünde daha özgüvenli ve cüretkar olacaktır. Şimdi en azından bundan sonrası için durumu dengelemek adına güçlü bir cevap verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde toplumda korku ve geri durma hali egemen olacaktır. Zaman “faşizme karşı omuz omuza” diyerek sendikalardan, siyasal partilere ve demokratk kitle örgütlerine dek birlik olma ve kitlesel mücadeleyi yükseltme zamanıdır. İşçilere, emekçilere, demokrasiye ve özgürlüklere düşman, soyguncu tiranlık düzeninin ülkeyi tamamen teslim almasını önlemek için gerekli iradenin sergilenmesi, her ne pahasına olursa olsun, zorunludur.