Ülke 2022 1 Mayıs’ına görülmedik bir ekonomik yıkım altında gidiyor. AKP rejiminden beslenen bir avuç parababası dışında asgari ücretlisinden kamu çalışanına, emeklisinden köylüsüne, esnafından işsizine ülkede yüzü gülen, geleceğe umutla bakan kalmadı.
Türkiye tarihinin en hızlı yoksullaşma süreçlerinden birini yaşıyoruz. Seçime kadar her türlü hilebazlıkla ekonomiyi yüzdürmeye çalışan AKP iktidarı daha büyük ekonomik çalkantıların koşullarını yaratıyor. Enflasyon oranı yüzde yüzler gibi uçuk seviyeleri aşmışken daha da kötü günler her an gerçekleşebilecek kırılmalarla önümüze çıkmayı bekliyor. Diğer taraftan TÜİK’in açıkladığı düzmece enflasyon oranları emekçilerin soyulmasından başka bir şey değildir.
TÜİK gibi kurumların AKP’nin çiftliği haline gelmesi ülkede demokratik hakların baskılanması ile el ele gidiyor. Hakkını arayan emekçiler ve öğrenciler kolluk kuvvetlerinin şiddetiyle karşı karşıya kalıyor. AKP-MHP koalisyonu halkı korkutarak ayakta kalmaya çalışmaktadır.
Ekonomik kriz ve yoksulluğun tırmandırdığı şiddet ortamında kadınlara yönelik şiddet, cinayet haberi olmadan gün geçmiyor. Kürtlerin temel demokratik haklarından bahsetmek yandaş medya ve ak-troller tarafından hedef gösterilmenize yetiyor. Faşist çeteler ülkenin dört bir yanında istedikleri gibi terör estirip saldırılar düzenleyebiliyorlar. İş adamı pozlarında etrafta dolanan mafya grupları siyasal iktidarla iş tutuyor, uyuşturucu parası karanlık odaklar arasında pay ediliyor.
AKP-MHP koalisyonu, ülkeyi bataklığa sürüklediği yetmezmiş gibi geleceğimize de göz dikmiş durumda. Bu talan düzeninin efendileri iktidarda kalmak için her türlü yola başvurmaya hazırlar. Bu yüzden emekçiler olarak seçimlere bel bağlayamayız. Üstelik AKP gitse bile yerini doldurmaya hazırlanan burjuva muhalefet bloğu, emekçi düşmanı vahşi piyasa düzenine sadakat konusunda AKP’den hiç de farklı değil. Bu yüzden emekçilerin eylem ve örgütlü mücadele geleneğine su gibi hava gibi ihtiyaçları var.
Kritik bir sürece giriyoruz. Ülkenin kaderi çizilirken emekçi halkın da kendi dertlerini, taleplerini güçlü şekilde ortaya koyması gerekmektedir. İlk adım 1 Mayıs olsun! Bu 1 Mayıs AKP iktidarına, para babalarına, sermaye düzenine ve emperyalistlere karşı emekçilerin gücünü ve kitleselliğini gösterdiği bir 1 Mayıs olsun.
Halk yoksulluktan kırılırken parababalarına hizmet eden iktidarın işini bitirecek asıl yol emekçi siyasetidir. Sınıf çizgisi dışında hiçbir yol bizleri aydınlığa kavuşturamaz.
Emekçilerin ekonomik krize karşı acil taleplerini yükseltmeliyiz:
Emekçilerin talepleri, sadece AKP iktidarını değil uzun yıllar boyunca bu iktidardan nemalanan patronlar kulübünün bütün üyelerini hedef almaktadır. Ülkenin AKP sonrasındaki geleceğini parababalarıyla birlikte şekillendirmek isteyenlerin emekçi halkın çıkarına çalışması mümkün değildir. Kimi aday yapacağından öte bir gündemi olmayan Millet İttifakı, ekonominin dümenini AKP’nin emekçi düşmanı neoliberal politikalarının yürütücülerinden Ali Babacan’a ya da onun gibi birine teslim edecek. Ekonomik krizin faturasını emekçi halkın sırtına yükleyecek yeni bir iktidara geleceğimizi emanet edemeyiz. Biz emekçilerin dertlerininin dermanı kendi mücadeleleri, geleceklerinin garantisi kendi örgütlü güçleridir. Bugün emekçilerin devrimci siyasetinin güçlendirmenin zamanıdır. Haydi Sosyalist Emekçiler Partisi saflarında 1 Mayıs’ı ülke çapında örgütlemeye ve büyütmeye!