Bize Ulaşın ★0538 669 1917 ★[email protected]

Anlamlı Bir Adım:Enternasyonalist Forum ve Kararlar

Anlamlı Bir Adım:Enternasyonalist Forum ve Kararlar

26 Nisan Cumartesi günü, Arjantin İşçi Partisi (PO), İtalya Devrimci Enternasyonalist Eğilim (TIR), Türkiye Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP), Yunanistan Komünist Kurtuluş (Communist Liberation), İngiltere Sosyalist İşçi Partisi (SWP) ve Almanya Marksist-Leninist Partisi (MLPD) tarafından imzalanan çağrı üzerine başlatılan uluslararası baskı karşıtı foruma 24 ülkeden örgüt ve 100’den fazla temsilci katıldı.

Dünyanın dört bir yanında yükselmekte olan aşırı sağcı-baskıcı iktidarlar ile küresel savaş tehdidi uluslararası dayanışma ve mücadele pratiklerine duyulan ihtiyacı büyük oranda artırmakta. SEP, bu ihtiyacın aciliyeti etrafında baskıya karşı dayanışma ve savaşa karşı anti emperyalist mücadele için uluslararası birleşik cephe inşa etmek ve kampanyalar düzenlemek konusunda adımlar atıyor. Bu çabanın bir parçası olarak düzenlenen foruma dünyanın dört bir yanından katılan devrimciler, sendikacılar, kitle örgütleri ve kampanya grupları ile mücadelede yan yana geliyor.


Yaklaşık 4 saat süren coşkulu enternasyonalist forumun tümünü izlemek için:

Arjantin piquetero hareketinden Eduardo Belliboni ve diğer liderler, Florencio Varela’da cuntacılar tarafından Arjantin’de kaybedilen Lucas Escalante’nin ailesi, PO-Sol Cephe’den ulusal temsilci Vanina Biasi, avukat Ismael Jalil (Correpi), Villalba ailesiyle Dayanışma Uluslararası Kampanyası (Paraguay), Meksika’dan Cecomún (Halk İletişim ve Kolektif Eylem Merkezi) ve Devrimci Eylem Grubu (GAR), sürgünde olan ve mevcut Nikaragua hükümetine karşı olan Sandinista komutanı Mónica Baltodano, Küba’dan Comunistas, Peru’dan Vilcapaza Grubu ve o ülkeden bir taşıma sektörü lideri, Şili’den Fuerza de 18 Octubre, Filistin’le Dayanışma İçin Kosta Rika Hareketi, Brezilya’dan Tribuna Clasista, Porto Riko’dan Sosyalist Demokrasi, Amerika Birleşik Devletleri’nden İşçi Partisi İçin Birleşik Cephe Komitesi (UFCLP), Amerika Birleşik Devletleri’nde Demokratik Sosyalistler (DSA) içindeki sol eğilimli Communist Caucuse, İtalya’dan 7 Kasım İşsizler Hareketi (Napoli), İtalyan sendika merkezi SI Cobas, Yunanistan’dan SERETE (üniversite araştırmacıları sendikası), İrlanda’dan Sosyalist İşçiler Ağı – People Before Profit (SWN-PBP), İspanya’dan Zaragoza 6’nın Özgürlüğü İçin Platform, Almanya ve İspanya’dan örgütlü göçmenler, Yunanistan’dan OKDE ve OKDE Spartakos, Devrimci Komünist Enternasyonal Eğilim (RCIT), Kıbrıs’tan BYP, Namibya’dan madenciler ve güvenlik çalışanları, İran Komünist İşçi Partisi ve Slinger Kolektifi, Pakistan’dan Sınıf Mücadelesi ve Güney Kore’den İşçi Dayanışması örgütlerinin temsilcileri katıldı.

Türkiye’den SEP lideri Güneş Gümüş ve Emrecan Konyalı ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Aydın Deniz forumda yer aldı.

Beş aydır ev hapsinde olan Emrecan Konyalı, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve görevden alınmasının ardından başlayan büyük halk hareketlerine değindi. Bu olay, muhalefet belediyelerine yönelik birçok müdahaleyi takip etti. Sol kesimlere yönelik baskılar şiddetliydi ve yüzlerce kişi tutuklandı. ” AKP seçimli demokrasiyi ortadan kaldırıyor ve polis şiddeti artıyor,” dedi ve “ancak gençler pes etmedi; bu ısrar bize umut veriyor” diyerek yeni mücadele dalgasının sınırlarına dair de vurgular yaptı. Devrimciler için Erdoğan’ı durdurmanın önemli olduğu kadar sınıf mücadelesinin araçları ile hareketi ileri taşımanın, AKP’nin tam otoriterleşme projesini durdurmanın yegane olduğ olduğunu ekledi.

Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonu  Genel Başkan Yardımcısı Aydın Deniz, Suriye’deki uzun yıllar süren emperyalist savaşın sonucunda iktidara getirilen cihatçı Golani rejimi altında etnik temizlik ve katliamlarla karşı karşıya kalan Alevi halkının durumunu anlattı.

Yunanistan’da öğretmenler ve araştırma enstitüsü çalışanları tarafından 2021’de kurulan SERETE üyesi, iş güvencesizliği ve bu alanların özelleştirilmesine karşı verilen mücadeleyi anlattı. Gösteriler sırasında isyan çıkardıkları iddiasıyla yanlış bir şekilde suçlanan 10 öğrenci ve iki araştırmacının yargılanacağını bildirdi.

Almanya’da yaşayan Kamerunlu mülteci ve insan hakları aktivisti Alassa Mfouapon, kitlesel sınır dışı etme girişimlerini sorguladı. İspanya’dan, aşırı sağcı Vox grubunun protestosuna karşı çıktıkları için hapsedilen Zaragoza 6’nın Özgürlüğü İçin Platform’dan bir yoldaş, “PSOE-Sumar hükümeti (ve ondan önceki PSOE-Podemos hükümeti) önceki PP hükümetinin baskıcı yasalarını yürürlükten kaldırmadı” dedi.

İrlanda’dan SWN-PBP’den Brian, adada Filistin için yapılan protestolar sırasında yaşanan baskı ve tutuklamaları kınadı ve buna karşılık olarak polis güçlerinin aşırı sağ gösterileri koruduğunu belirtti.

KKTC Bağımsızlık Yolu Partisi adına foruma katılan Ali Şahin, Kuzey’i Türkiye, Güney’i Yunanistan tarafından işgal edilmiş olan Ada’da on yıllardır süren ulusal soruna vurgu yaparken kapitalist sistemin bu sorunu çözemeyeceğini ifade etti. Ada’nın Filistinlilere ve Orta Doğu halklarına saldırmak için emperyalist bir üs olarak kullanıldığını teşhir ederken hem ulusal hem sınıfsal hem de anti emperyalist mücadelenin ancak Birleşik bir sosyalist Kıbrıs ile mümkün olduğunu savundu.

Latin Amerika

Arjantin Polo Obrero lideri Eduardo “Chiquito” Belliboni, Polo önderliğinden diğer yoldaşlarla birlikte foruma katıldı. Katılımcılar arasında ayrıca “Mecha” Martínez (CUBA-MTR ve PRML), Daniela Calarco (MTR – Sosyal Değişim İçin Mücadele Etmek İçin Oy Veriyoruz) ve Emekli İşçilerin Genel Kurulu da yer aldı. Mecha, “Ortak bir düşman var ve bu halkın ayağa kalkmasına neden oluyor,” dedi. Ley Bases (Temel Yasalar) protestoları sırasında gözaltına alınan Calarco, söz konusu örgütlerin ve diğer işsiz örgütlerinin birleşiminden oluşan Piquetero Mücadele Cephesi’nin, “tüm kapitalist hükümetlere, Milei’ninki de dahil olmak üzere, karşı mücadeleyi hiç durmaksızın sürdürdüğünü” belirtti. “Bu sistemi her yerde baskı ve zulümle ayakta tutanlara karşı mücadele eden çok sayıda kişi olduğunu bilmek iyi.”

Öte yandan Belliboni, hükümet destekli bir dava kapsamında diğer Polo Obrero yoldaşlarıyla birlikte yargılanacak. Kendisi, “Yargı yoluyla siyasi baskı ve sokakta emeklilere yönelik şiddetle ortaya çıkan doğrudan baskı, giderek yoğunlaşan sistematik bir politikadır ve kapitalist sınıfın küresel saldırısıyla ilgilidir. Bu saldırı, işçi haklarını hedef alıyor ve krizin faturasını emekçilere ödetmek istiyor,” dedi. Buna örnek olarak gerici iş yasası reformlarını gösterdi. Tarihsel olarak önümüzdeki yol ayrımının “sosyalizm ya da barbarlık” olduğunu vurguladı.

Arjantin’de 2022 yılı 9 Aralık tarihinde Florencio Varela’da kaybolan Lucas’ın kız kardeşi Romina Escalante de foruma katıldı. Lucas’ın kaybolmasından bir hafta sonra bir arkadaşı işkence edilmiş ve öldürülmüş olarak bulunmuştu. Bu kayıpla ilgili olarak 11 kişi suçlandı, bunlardan dokuzu Buenos Aires Emniyeti mensubu. Emniyetin başkanı da davada ifade vermek zorunda kaldı. Romina, “En başından beri polis tarafından örtbas etme ve kurumsal şiddet söz konusuydu,” dedi ve adalet sistemi ile emniyetin kötü muamelesine dikkat çekti. “Bu zorla kaybedilme vakasıdır,” diye özetledi.

Cecomún’dan Paola Ramos, Meksika’nın Guerrero bölgesinden gelen ve yıllarca toprak savunması ile kadına yönelik şiddetle mücadele eden bir topluluk örgütünü destekleyen avukat Kenya Hernández Montalbán’ın çok ciddi durumunu aktardı. Ekim 2020’de, federal ve eyalet hükümeti ile bir otoyol imtiyaz şirketi, Meksika’da yaygın bir protesto biçimi olan gişe işgalleri gerekçesiyle Kenya hakkında yasal işlem başlattı. Kenya birkaç yıldır tutuklu ve 20 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya. Onun özgürlüğü için bir komite mücadele yürütüyor. Aynı ülkeden, Devrimci Eylem Grubu’ndan (GAR) Diego ise göçmenlere yönelik baskılar hakkında bir rapor okudu. “Meksika, ABD’nin göçmen karşıtı politikasının bir halkası haline geldi,” dedi ve López Obrador hükümetinin sınırı fiilen mühürlediğini aktardı.

Sürgünde bulunduğu Venezuela’dan Myrian Villalba, ailesinin politik nedenlerle uğradığı vahşi baskıyı anlattı. Eylül 2020’de, kızlarından biri ve 11 yaşındaki yeğeni, Paraguay Devleti’nin Ortak Görev Gücü (FTC) tarafından infaz edildi. “Lichita” adlı 14 yaşındaki başka bir yakını ise aynı operasyondan sağ kurtulduktan sonra birkaç ay içinde kayboldu. Öte yandan Laura Villalba, Carmen Villalba ve Francisca Andino, altı aydır maksimum güvenlikli bir cezaevinde, insanlık dışı koşullarda tutuluyor. Myrian, “Biz buna Paraguay Guantanamo’su diyoruz,” dedi. Yoldaşların özgürlüğü için Uluslararası bir Kampanya yürütülüyor.

Sandinista devriminde komutanlık yapmış olan Mónica Baltodano, 1979’da FSLN gerilla örgütünün öncülüğünde halkın ABD destekli diktatörlükten (Anastasio Somoza) kurtulduğunu aktardı. FSLN, 1980’lerin sonlarında iktidardan uzaklaştırıldı ve 2007’de iktidara geri döndü, fakat “artık bir marka olarak, Daniel Ortega’nın kontrolünde,” kişisel bir iktidar savaşının parçası haline geldi. Sürgünde bulunduğu Kosta Rika’dan konuşan Baltodano, Ortega’nın çevreci, köylü ve işçi hareketlerine karşı acımasız bir baskı rejimi kurduğunu söyledi. 2018’de halk ayaklanması sırasında bu rejime karşı ciddi bir karşı çıkış yaşandığını, ancak bastırma sürecinde 350’den fazla kişinin katledildiğini belirtti. “O günden bu yana fiili bir olağanüstü hal içinde yaşıyoruz. Nikaragua korku içinde yaşıyor; dev bir hapishaneye döndü,” dedi. 2023 yılında 200’den fazla sınır dışı edilme ve “vatansız bırakma” vakası yaşandı. Siyasi tutsaklar ve kayıplar var.

Kübalı Comunistas’tan Frank García Hernández, adada yürürlükteki ceza yasasının basılı veya dijital propaganda yayma eylemlerini altı yıla kadar hapisle cezalandırdığını belirtti ve Küba halkının hem emperyalizm hem de Küba bürokrasisinin çapraz ateşi altında olduğunu vurguladı.

Vilcapaza Grubu’ndan César Zelada, “Peru’da, Pedro Castillo hükümetinin devrilmesinin ardından Dina Boluarte diktatörlüğü tarafından katledilen onlarca insanımız var,” dedi. Aynı ülkeden ulaşım işçisi Walter Carrera Alvarez ise sektörlerinin hükümet baskısı, haraç çeteleri ve cinayetlerle mücadele ettiğini aktardı.

Şili’den 18 Ekim Gücü’nden Olga Aguirre, “Pinochet mirası hâlâ ortadan kaldırılmadı,” diyerek ülkede siyasi tutsakların olduğunu, Mapuche halkının yaşadığı Wallmapu’nun askerileştirildiğini ve konut hakkı için mücadele edenlerin kriminalize edildiğini belirtti. Ayrıca Carabineros’un eylemlerinde dokunulmazlık sağlayan “tetikçi yasası” gibi baskıcı yasaların devlet tarafından ilerletildiğini ekledi.

Brezilya’dan Tribuna Classista temsilcisi Luis Guilherme Giordano da konuştu. Porto Riko’dan Sosyalist Demokrasi adına katılan Cristina ise, 20. yüzyıl boyunca süregelen bağımsızlık hareketine yönelik baskıyı özetledi ve Porto Riko halkının kendi kaderini tayin hakkını savundu.

Asya ve Afrika

İran örneğinde, rejimin mücadele eden hareketlere, özellikle işçi hareketine karşı yürüttüğü zulüm, tutuklamalar, düzmece yargılamalar ve yüzlerce infaz kınandı. “İran rejimi, işçi sınıfına savaş ilan etti,” denildi konuşmalarda. Rejim, 2022 yılında Mahsa Amini’nin öldürülmesine karşı başlayan halk ayaklanmasının ardından baskıyı daha da artırdı. Kadınlara yönelik zorunlu başörtüsü uygulamasına direnenler, işçiler, öğretmenler, öğrenciler, çevreciler sistematik olarak hedef alınıyor. İşçi aktivistleri uzun hapis cezalarına çarptırılıyor.

İran’dan The Slingers Collective, İran’da siyasi tutuklulara yönelik devam eden baskıya dikkat çekerek, idamların durdurulması için uluslararası dayanışma çağrısında bulundu.

Pakistan’dan Class Struggle hareketinden temsilci, ülkenin hem ekonomik hem siyasi krizle sarsıldığını, işçilerin büyük zamlarla ve kitlesel işsizlikle karşı karşıya kaldığını belirtti. Devletin protestoları bastırmak için şiddete başvurduğu, çok sayıda muhalifin ve emekçi önderinin gözaltına alındığı, bazılarının ise kaçırıldığı aktarıldı.

Namibya’dan madenci işçileri ve özel güvenlik çalışanları temsilcileri, ülkede sendikal hakların ihlal edildiğini ve çok uluslu şirketlerin sömürüsünün sürdüğünü dile getirdi. Madencilik sektöründe işçilerin düşük ücretlerle, kötü koşullarda ve güvencesiz şekilde çalıştırıldığı belirtildi.

Filistin ve Orta Doğu

Filistin halkına karşı yürütülen soykırım, forumda özel bir blokta ele alındı. Arjantin Partido Obrero lideri ve ortak sol cephe FIT-Unidad ulusal milletvekili Vanina Biasi, İsrail Devleti’nin gerçekleştirdiği katliamlara karşı attığı tweet’ler nedeniyle federal mahkemelerce hakkında açılan davaya değinerek, ülkedeki benzer diğer vakalara da atıfta bulundu. “Siyonist anlatıya karşı çıkmamız gerekiyor; bu söylem emperyalizmin ilerlemesine hizmet eden bir araçtır,” dedi.

Polis ve Kurumsal Baskıya Karşı Koordinasyon (Correpi) üyesi ve MST lideri Alejandro Bodart’ın avukatı olan Ismael Jalil de konuştu. Bodart, Filistin’le dayanışma içeren tweet’leri nedeniyle altı ay ertelenmiş hapis cezası almıştı. Jalil, antisiyonizmle antisemitizmin kasıtlı olarak özdeşleştirilmesini reddederek bunun soykırıma yönelik eleştirileri susturmayı amaçladığını ifade etti. Siyonist devleti bir terör devleti olarak tanımladı ve Filistin davasının savunucularından ve hukukçulardan oluşan uluslararası bir komite kurulmasını önerdi.

Kosta Rika’daki Filistin’le Dayanışma Hareketi’nden Tatiana Gamboa, birkaç yıl önce Batı Şeria’da İsrail ordusu tarafından tutuklandığını ve Kosta Rika’ya sınır dışı edildiğini aktardı. Ülkesine döndüğünde defalarca gözaltına alındı ve Filistin’e destek verdiği için yargılandı. Açılan üç davanın ikisini kaybettiği için beş yıl ertelenmiş hapis cezası almış durumda.

İngiltere’den SWP üyesi Charlie Kimber, Filistin’e destek için düzenlenen ve bir milyona yakın kişinin katıldığı kitlesel gösterilere dikkat çekerek, ülkede Filistin yanlısı aktivistlere yönelik gözaltıların yaşandığını belirtti. Almanya’dan MLPD üyesi Jan ise, ülkesinde İsrail devletine yönelik eleştirileri engelleyen yasal düzenlemelere değindi.

RCIT lideri Michael Pröbsting, örgütünün Siyonist devlete karşı Filistin direnişini destekleyen siyasal bir açıklaması nedeniyle Avusturya mahkemeleri tarafından mahkûm edildiğini aktardı. Yunanistan’dan OKDE üyesi Paulin Bubullima ise, Kiryakos Miçotakis hükümetinin Avrupa’daki en önemli İsrail müttefiklerinden biri olduğunu söyledi.

Kaliforniya Üniversitesi’nde görevli bir profesör, kurumun siyonist yapılarla olan yakın ilişkisine dikkat çekerek, Filistin lehine yürüttüğü faaliyetler nedeniyle işini kaybetme tehdidiyle karşı karşıya kaldığını anlattı. ABD’de Demokratik Sosyalistler (DSA) içindeki sol eğilimli Communist Caucus üyesi bir konuşmacı ise 2024’te üniversitelerdeki protesto kamplarının tahliyesini, öğrencilere yönelik gözaltıları ve sınır dışı edilme tehditlerini gündeme getirdi.

Kapanış

Forumda, çevre mücadelelerine ve LGBTİ topluluğuna yönelik baskılar da kınandı. Bu konuda, özellikle Britanya’dan SWP’nin yaptığı özel müdahale dikkat çekti.

Kapanış konuşmasında, PO lideri Pablo Heller, forumun başarısının altını çizdi. Heller, vardığı temel sonuçlardan birini şöyle ifade etti:
“Halkların düşmanı her birimizin sınırları içindedir: İşçilere karşı korkunç bir saldırı yürüten kapitalist sınıf.”

Bu ilkenin, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta da geçerli olduğunu söyledi. Hedefin Zelenski ve Putin’i devirmek ve ezilenlerin birliği yoluyla bir çıkış yaratmak olduğunu belirtti. Ayrıca, “burada ifşa ettiğimiz baskının yalnızca sağcı hükümetlere özgü olmadığını,” Küba ve Nikaragua’da sunulan vakaların da açıkça gösterdiğini ifade etti.

SEP lideri Güneş Gümüş, 2008 krizinden bu yana kapitalizmin krizini aşamadığnı ve küresel denklemlerde yaşanmakta olan gerilimler ile savaş tehdidinin kaynağının kapitalizm olduğunu vurguladı. Emperyalis sistemin kendi krizine yanıt üretemediğini ve İtalyan komünist Gramsci’nin ifadesi ile eskinin öldüğünü ancak yeninin doğamadığını ve şimdi “canavarlar zamanı” olduğunu vurgulayarak sözlerine devam etti: “Asıl canavar Milei ya da Trump gibi tekil kişiler değil, bu canavarları üreten kapitalist sistemdir. Kapitalizmi yıkacak radikal bir sınıf hareketi inşa edilmelidir; zira içinde bulunduğumuz dünya krizinin tek çözümü budur.” Gümüş, enternasyonalist cephenin birleşik bir sınıf cephesi ölçeğinde genişlemesinin ve ortak mücadelelerin önemine vurgu yaparak sözlerini sonlandırdı.

ABD’den UFCLP (İşçi Partisi İçin Birleşik Cephe Komitesi) üyesi Steve Zelter ise, ABD’nin çöküş sürecine dikkat çekerek Trump yönetimini “faşist bir hükümet” olarak tanımladı.

Kapanış konuşmalarının ardından Forum sırasında önerilen dayanışma kampanyaları ve metni oylanarak karara bağlandı.

26 Nisan 2025’te, 31 ülkeden 100 temsilci, dünya genelinde kitle örgütlerinin ve işçilerin maruz kaldığı artan baskı ve siyasi zulme karşı ortak eylemler belirlemek üzere bir araya geldi. Bu baskı dalgası, dünya ekonomik krizinin alevlendirdiği emperyalistler arası rekabetin derinleşmesiyle daha da yoğunlaşıyor ve insanlığı yeni bir dünya savaşı felaketine sürükleme tehdidi taşıyor. Demokratlardan proto-faşistlere, kendisine ilerici/solcu diyenlerden muhafazakârlara kadar farklı siyasi eğilimlerden hükümetler, kendi ülkelerindeki işçilere yönelik baskıları artırmakta; en temel demokratik hakları ihlal etmekte, yaşam koşullarımıza, ücretlerimize, emeklilik haklarımıza, sağlığa ve eğitime saldırmaktadır.

Uluslararası Forum’a katılanlar, asıl düşmanın kendi ulusal sınırları içinde olduğunu ve işçi sınıfı ile halk örgütlerinin bu saldırılara vereceği yanıtın kurumsal kanallarla sınırlı olamayacağını; bu saldırıların ancak kitlelerin seferberliği, tarihsel mücadele yöntemleri, uluslararası dayanışma ve enternasyonal ortak eylemlerle geri püskürtülebileceğini vurgulamıştır.

Bu nedenle, bu yönde atılmış ilk ve önemli adımı temsil eden aşağıdaki kararları almış bulunmaktayız:

  1. Forumda alınan kararları ve forumda dile getirilen baskı vakalarını içeren bir raporun yayımlanacak; katılımcı örgütlerin kendi web sitelerinde ve yayınlarında yer verilecek ve kendi dillerine çevrilecek.
  2. Mevcut baskı durumları ve gelecekte ortaya çıkabilecek diğer baskı girişimleri karşısında bir ağ olarak çalışılmaya devam edilecek.
  3. Yunanistan’da üniversite araştırmacılarının sendikası SERETE’ye mensup yoldaşlara yönelik hükümet baskıya karşı bir imza kampanyası yürütülecek.
  4. 1 Mayıs Uluslararası Emek ve Dayanışma Günü’nde taleplerini dile getirme ve gösteri yapma hakkını savunan Namibya’daki uranyum madencilerini destekliyoruz.
  5. Filistin’deki soykırımı teşhir eden ve İsrail devletinin suç politikalarına karşı sesini yükselten yoldaşlara yönelik baskıları kınıyoruz. Tanınmış kişiler, kanaat önderleri ve kitle örgütleri açıklamaları yoluyla uluslararası bir kampanya yürütülecek. Soykırımı ifşa etmek antisemitizm değildir!
  6. Filistin’i destekledikleri için baskıya uğrayanların savunulması amacıyla Forum’dan çağrılabilecek tüm avukat ve danışmanların katılımıyla uluslararası bir toplantı düzenlenecek. Ortak eylemler geliştirilecek ve kaynakların paylaşılacak.
  7. Arjantin’de Polo Obrero’dan yoldaşlara karşı açılan yargılamaya ilişkin olarak imza ve dayanışma açıklamaları toplanacak ve bunlar mahkemeye sunulacak. Dava tarihi netleştiğinde, tüm ülkelerdeki Arjantin büyükelçilikleri önünde eylemler örgütlenecek.
  8.  Türkiye’de işçilere, öğrencilere ve aktivistlere yönelik baskılar derhal sona ermeli ve tutukluların serbest bırakılmalı.
  9. İran’da Şerife Muhammedi’ye ve tüm siyasi tutsaklara verilen idam cezaları durdurulmalı ve siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalı.
  10. Suriye’de cihatçı el-Golani rejimi altında Alevi halkına yönelik etnik temizliğe son!
  11. İtalya’daki güvenlik kararnamesine ve baskıcı önlemlere son!
  12. 3 Mayıs’ta Filistinli gazeteciler için düzenlenen eylemlere tam destek!
  13. Azerbaycan’da sendikacılara, solculara, aktivistlere ve gazetecilere yönelik baskı dalgasına karşı dayanışmamızı ilan ediyoruz. Aliyev rejimi altındaki tüm siyasi tutsaklara özgürlük!


Sosyalistler Varsa Umut Var!
SEP’e KATIL, DEĞİŞTİRELİM!

İletişim

0538 669 1917

[email protected]

Genel Merkez: Meşrutiyet Mahallesi Karanfil Sokak No:4/84 Çankaya/Ankara

SOSYALİZM KAZANACAK!