12Eylül darbesi halklaşan ve toplumun hücrelerine kadar yerleşen sosyalist solu ve örgütlü işçi hareketini bitirmek için dünyadaki diğer örneklere benzer şekilde (Şili, Arjantin..) yapıldı.
Cunta; uluslararası emperyalist kapitalizmin ve yerli milli burjuvazinin desteği ile sınıf mücadelesiyle radikalleşen kitleleri ortadan kaldırmak için, neoliberalizmin uygulanabilmesi için (24 Ocak kararları) halkın örgütlü gücünün yok edilmesi için iktidara getirildi.
12 Eylül darbesi ile grevler ve eylemlerle korkuya kapılan patronlar rahat bir nefes aldı. Öyle ki Cumhuriyet’in kuruluşundan beri palazlandırılan sermayedarlar bir bir destek açıklamaları yaptılar. Vehbi Koç, Kenan Evren’e “İşçi-işveren ilişkilerini düzenleyecek olan kanunlar asgari hata ile çıkarılmalıdır. Bazı sendikaların Türk Devleti’ni ve ekonomisini yıkmak için bugüne kadar yaptıkları aşırı hareketler göz önünde bulundurulmalıdır. DİSK’in kapatılmış olmasından dolayı bir kısım işçiler, sendikal münasebetler yönünden bekleyiş içindedirler. Militan sendikacılar bu işçileri tahrik etmek ve faaliyeti devam eden sendikaların yönetim kadrolarına sızarak kendi davalarını devam ettirmek niyetindedirler. Bu durum bilinmeli, hazırlanacak kanunlarda gerekli tedbirler alınmalıdır.Emrinize amadeyim” diyordu.
Darbe yaklaşırken emekçileri kimlikleri üzerinden kutuplaştıracak katliamlar, suikastler organize edildi. Ne yazık ki sosyalist hareket egemen sınıfların bu saldırılarına işçi sınıfını merkeze alan bir örgütlenme ile cevap üretemedi.
Siyasal İslam’ın tarikat ve cemaatlerin önü açıldı, mafya ve çetelerin devletin bekası adı altında uyuşturucu, kara para aklama… her türlü pis işlerini devlet içinden ortaklarıyla organize etmesinin hepten önü açıldı. Bütün bunların asıl sebebi olarak da yoksul emekçilerin bilinçli ve örgütlü mücadelesinin ortadan kaldırılması darbe ile sağlanmış oldu.
Egemen sınıfların, emperyalist kapitalizmin radikal soldan, sınıf mücadelesinden korkusu hiçbir zaman bitmeyecek. Sosyalistler bu topraklarda yeniden güçlenmeden, halk örgütlü olmadan ne AKP ne sermaye ne de çete düzeni sona erebilir.
Darbe sonrasında sosyalist hareketin yaşadığı ideolojik yenilgi; kimlikçi, radikallikten ve kitleleri dönüştürmekten uzak bir çizgi yarattı ve bugünkü tıkanmanın temelleri atıldı. Oysa emekçileri kutuplaştıran dinsel ve etnik ayrışmaya karşı devrimci işçi sınıfı liderliğinde sınıf mücadelesini rehber alan bir çizgi ile örgütlenmek gerekiyor. Emekçi sınıfların örgütlenmesinin en önemli aracı olan sendikal mücadelenin ve öncülerinin yenilenmesi gerekiyor.
12 Eylül ve nice katliamlardan hesap sormak ve emekçileri örgütlemek görevini üstleniyoruz. Devrimci Marksizmin kızıl bayrağını katliamcıları tarihten silmek için yükselteceğimizi bir kez daha yineliyoruz. Emekçileri, ezilenleri ve gençleri mücadelede örgütlü olmaya ve partimize çağırıyoruz.