Partimiz Ankara ve İstanbul İl Örgütleri 15 Mayıs’ta Nakba’nın yıl dönümünde gerçekleştirilen eylemlerden çekilme kararı aldı. İlerici kamuoyunun bu önemli tartışmayı ve olası tehlikeleri bilmesi gerekmektedir.
Partimiz İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı İstanbul’da Filistin’de İşgale Son Kampanya Grubu ve Ankara’da Filistin’de İşgale Son Platformu içerisinde faaliyet yürüttü ve önemli sorumluluklar aldı. Nakba’nın yıl dönümünde ise eylemleri birleştirmek adına farklı platformlarla ortak hareket etme yaklaşımı gündeme geldi. Sonuç olarak Direniş Çadırı ve Filistin’e Özgürlük Platformu adlı gruplar Nakba Eylem Komitesi adını alan bu oluşumun imzacısı ve örgütleyicisi haline getirildi.
Partimiz bu bileşenlerin kim olduğunu anlamaya çalıştığında İslamcı oluşumların bu gruplar içerisinde olduğu kısa bir sosyal medya taramasıyla ortaya çıktı. Özellikle Direniş Çadırı adlı oluşumun Hüda Par çizgisinde olduğu; çeşitli illerde yaptıkları eylemlerde yeşil hilafet bayrağı açtığı, cihatçı unsurları etrafında toplamaya çalıştığı görülmüştür. Bu konuda Ankara’da ve İstanbul’da yaptığımız uyarılar sol bileşenler tarafından dikkate alınmamıştır. Bunun üzerine partimiz eylemlerden geri çekilme kararı almıştır. İslamcıların Ankara’da yapılan eyleme hilafet bayrağıyla geldikleri görülmüştür.
Hüda Par’ın sosyalistler için başlı başına kırmızı çizgi olması gerekirken Filistin destek eylemlerine bu tarz oluşumları ortak eden sol kurumlar net şekilde özeleştiri vermelidir. Hüda Par başlı başına bir mevzu olsa da diğer genel anlamda İslamcılar için de durum farklı değildir. Siyasal İslam’ın sadece Türkiye’de değil iktidara geldiği ya da etkin olduğu her yerde İran’dan, Afganistan’a, Suriye’den Afrika’ya kadar tüm Ortadoğu’da özgürlüklerin ve emekçilerin düşmanı olduğu deneyimle sabittir. Hamas’ın Filistin’de bir ulusal kurtuluş örgütü olarak popüler olmasının istisna nedenleri vardır. Diğer taraftan Ortadoğu’da gençliğin, kadınların ve emekçilerin İslamcılardan yaka silktiği bir ortamda Filistin üzerinden çeşitli İslami fraksiyonların yeniden prestij kazanmaya (tüm ikiyüzlülükleri ile) çalıştığı görülmektedir. Durum buyken sosyalistlerin buna çanak tutması asla kabul edilemez.
Yalnızca İslamcılar değil, egemen sınıflara ya da farklı emperyalist güçlere yaslanan liberal ya da sağcı diğer oluşumlar da emekçi hareketin müttefiki asla olamaz. Bağımsız sınıf çizgisinden asla ödün verilemez. Bu nedenle, bundan sonra Filistin ile dayanışma eylemlerinde İslamcılarla yan yana gelmemeye özen göstermeliyiz. Partimiz “Denizlerin Yolunda Filistin’in Yanında”, “Nehirden Denize Özgür Filistin”, “Yaşasın Sosyalist Ortadoğu” demeye devam edecektir. Filistin’in ve tüm emekçi halkların tek kurtuluş yolu olan bu çizgi ateşli bir şekilde savunulmalıdır.